-
1 hoşa gitmek
= hoşuna gitmek понра́виться -
2 hoşa gitmek
please -
3 hoşa gitmek
to be liked -
4 hoşa gitmek
xoşa gəlmək -
5 hoşuna gitmek
-
6 xoşa gəlmək
hoşa gitmek -
7 жарату
hoşa gitmek -
8 жарату
hoşa gitmek -
9 xoşa gəlmək
hoşa gitmek -
10 خوش کسی آمدن
hoşa gitmek; hoşlanmak -
11 cilve
1. تدلل [تَدَلُّل]Anlamı: hoşa gitmek için yapılan davranış, naz2. دلال [دَلَال]Anlamı: hoşa gitmek için yapılan davranış, naz3. دل [دَلّ]Anlamı: hoşa gitmek için yapılan davranış, naz4. دل [دَلَّ]Anlamı: hoşa gitmek için yapılan davranış, naz -
12 hoş
hoş angenehm, erfreulich; adv konj und wenn schon; nun ja;hoş bulduk! etwa danke sehr, oder freut mich auch (Sie zu sehen);hoş geldine gitmek jemandem einen Antrittsbesuch machen;hoş geldiniz! willkommen!; ich freue mich, Sie zu sehen!;-i hoş görmek (oder karşılamak) tolerant sein gegen; hinwegsehen über A;-i hoş tutmak jemandem zugetan sein;hoşa giden angenehm, gefällig; -
13 دل
Iدَلّ1. kırıtkanlıkAnlamı: kırıtkan olma durumu2. naz3. cilveAnlamı: hoşa gitmek için yapılan davranış, nazIIدَلَّ1. kırıştırmakAnlamı: flört etmek2. kırıtmak3. fıkırdamakAnlamı: cilvelenmek4. cilveAnlamı: hoşa gitmek için yapılan davranış, naz -
14 hoş
1.прия́тный, располага́ющий к себе́2.hoş bir ses — прия́тный го́лос
вме́сте с тем, тем не ме́нееhoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok — и у меня́, тем не ме́нее, нет твёрдого наме́рения жени́ться
••- hoş geldiniz!
- hoşa gitmek
- hoşuna gitmek
- hoş görmek
- hoş karşılamak
- hoş tutmak -
15 ansprechen
ansprechen <unreg, -ge-, h>1. v/t ( wegen hakkında) konuşmak;2. v/i (gefallen) -in hoşuna gitmek; hoşa gitmek, beğenilmek; (reagieren) a TECH iyi sonuç alınmak -
16 behagen
-
17 piacere
i hoşa gitmek, hoşuna gitmek, sevmek, beğenmek -
18 beğenmek
vtonun nesini beğenmedin? was hast du daran auszusetzen?2) ( seçmek) sich aussuchen3) ( tasvip etmek) billigen, gutheißen -
19 gefallen
gefallen [gə'falən]es gefällt mir gar nicht, dass...... olması hiç hoşuma gitmiyor;euch würde es \gefallen bu sizin hoşunuza gider, bunu beğenirsiniz; -
20 تدلل
Iتَدَلَّلَ1. kırıştırmakAnlamı: flört etmek2. fingirdemekAnlamı: oynak davranmak3. kırıtmak4. bebekleşmekAnlamı: şımarıkça davranışlarda bulunmak5. nazlanmakAnlamı: kolayca gönlü olmamak, ısrar beklemekIIتَدَلُّل1. kırıtkanlıkAnlamı: kırıtkan olma durumu2. naz3. cilveAnlamı: hoşa gitmek için yapılan davranış, naz
- 1
- 2
См. также в других словарях:
hoşa gitmek — beğenilmek, bir kişiden veya bir şeyden hoşlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tadı gitmek (veya kaçmak) — 1) tatsız bir duruma gelmek 2) mec. bir şey hoşa gidecek yönlerini yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
zevki çıkmak — hoşa gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
CEMİLE — Hoşa gitmek için yapılan hareket … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İSTİLZAZ — Hoşa gitmek, lezzet almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoş — sf., Far. ḫoş 1) Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren Hoş bir ses. 2) zf. Bununla birlikte Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya. H. E. Adıvar 3) zf. Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde Birleşik Sözler hoşbeş hoşgörü hoş koku … Çağatay Osmanlı Sözlük
beğenilmek — nsz 1) İyi ve güzel bulunmak 2) Sevilmek, hoşa gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cilve — is., Far. cilve 1) Hoşa gitmek için yapılan davranış, kırıtma, naz Romantik devirlerde bu nevi cilvelere aşk mâni olurdu, şimdi de kültür. P. Safa 2) mec. Görünme, ortaya çıkma, tecelli Denizin çok cilvelerini tattık, diyordu. R. N. Güntekin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
değmek — 1. e, er 1) Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik. Y. Z. Ortaç 2) Ulaşmak, erişmek Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince... 3) İstenilen yere düşmek, rast gelmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılışkan — sf. Hoşa gitmek düşüncesiyle sürekli olarak ve yapmacıklı bir biçimde gülen kimse Onlar ne arsız, ne yılışkan ve yırtık gülmelidirler; ne de somurtmalıdırlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük